top of page

YAŞAM ŞARTLARIMIZ VE BAKIŞ AÇIMIZ

Güncelleme tarihi: 6 Ağu

ree

Yaşam akıp giderken hayatın bize getirdiklerinden bazen pek memnun olmayız. Belki çalıştığımız şirketi değiştirmek isteriz, belki mesleğimiz artık bize içsel bir tatmin sağlamıyordur ve mutlu olacağımız bir iş yapmak isteriz, belki daha çok özgür zamana sahip olmak isteriz, belki daha çok para isteriz, belki sevdiğimiz ve sevildiğimiz bir sevgili – eş isteriz, belki çocuk isteriz, belki sadece dünyayı gezmek isteriz…


Kendi deneyimimden fark ettiğim şey şu ki, yaşamın içinde bizi en çok baltalayan şey:


Arzularımız ve Duygularımız.

 

Hayata dair bir hayalimizin, bir dileğimizin, bir arzumuzun olması kötü bir şey değildir. Kötü olan ve kendi kendimizi baltaladığımız şey, içinde bulunduğumuz şartlar nedeniyle kendimize ve belki etrafımızdaki insanlara sürekli mutsuz olduğumuzu söylemek ve şikayet etmektir. Bu apaçık bir şekilde kendi kendimizi hipnotize etmek gibidir. Kendimize veya başkalarına bunu sürekli söyledikçe biz de bu gerçekliğe daha çok inanırız ve mutsuzluğumuz artarak üzerimize kara bir bulut gibi çöker. Odağımızı ‘negatif’e çevirmek sadece bizi biraz daha depresif yapar, belki biraz daha aciz ve biraz daha çaresiz hissettirir ama kesinlikle bir çözüm sunmaz.


Oysa ki hayalimiz, dileğimiz ya da bir konuya dair arzumuz bizi yaşamın içinde daha mutlu, huzurlu ve tatminkar bir iç hale götürecek motivasyon kaynakları olduğu taktirde, elbette ki bize içinde bulunduğumuz şartların dışına çıkmak için adım attıracak birer güç kaynağına dönüşürler. Eğer ki içinde bulunduğumuz şartları O GÜN için değiştiremiyorsak, kendi içimizdeki bu güce uyanmak için ilk yapmamız gereken şey, içinde bulunduğumuz şartlara olan bakış açımızı ve yorumumuzu değiştirmektir.  Bakış açımızı negatiften pozitife çevirmek, gri bir gözlük ile hayatı yorumlamaktansa renkli bir gözlükten yaşamı izlemek gibidir. Odağımızı şikayet edeceğimiz noktalardan şükredeceklerimize çevirmek bizim daha olumlu bir ruh haline sahip olmamıza destek olacaktır.


Bu O Gün için bizim kontrolümüzde olan, etki edebileceğimiz ve değiştirebileceğimiz TEK ŞEY’dir.


Bir sonraki adımımız ise hoşnut olmadığımız şartları hangi doğrultuda değiştirince hoşnut olacağımız bir yaşamı inşa edebileceğimizi kendimize sormaktır. Kendi cevaplarımız doğrultusunda memnuniyetsiz olduğumuz hayat şartlarını değiştirebilmek için neler yapmamız gerektiğini akılcı bir bakış açısı ile irdelemek, bu doğrultuda bir plan yapmak ve o planı yaşama geçirmek bizi hayattan daha memnun olduğumuz bir noktaya zamanla taşıyacaktır.

 

Yaşamın bizi içsel olarak sıkıştırmasını, şikayet edilecek bir durum olarak görmek yerine değişime aralanan bir kapı olarak görmek gerekir. Kömürün elmasa dönüşmesi için sıkıştırılması gerektiğine dair olan metaforda olduğu gibi, hayat da bizi bazı noktalarda sıkıştırarak o noktada harekete geçmemizi istiyor olabilir. İçinde bulunduğumuz şartları değiştirene kadar geçen zaman içerisinde ise, kendimize karşı birinci görevimiz içsel huzur ve mutluluk halimizi korumamızdır.


Gökçe YILMAZ

Mart

1/2
bottom of page