REİKİ MERAK EDİLENLER 1
- AHU BİRLİK
- 3 gün önce
- 4 dakikada okunur

Reiki'ye başlarken ve süreçlerde eksik ve yanlış anladığımız, kötüye kullanılıp, manipüle edilen ya da öyle öğrenilen çok fazla bilgi kirliliği var. Malesef bunlar uygulamaya bir kez geçti mi, bir silsile etkileniyor öyle yerleşiyor ve düzeltmesi zor olarak pek çok açıdan bizi bozabiliyor, bu nedenle konuyu çok önemsiyor eğitimlerde mümkün olduğunca üzerinde durmaya çalışıyorum... Eksik yanlış inisiyasyonlar, hiç olmayan seviye ve türler, riayet edilmeyen çalışma ve bekleme süreleri bunlardan en önemlileri.
Reiki seviyelerin arasındaki bekleme süreleri neyi ifade eder, ne kadar olmalıdır ve ne için gereklidir çok karşılaştığımız ve bazen es geçilen konulardan. Bir enerji şifasına inisiye olduğumuzda bu çok katmanlı bir yolculuktur ve gerekiyorsa yeni inisiye olunacak seviyenin gerektirdiği olgunluğa, yetkinlik ve sorumluluğa ulaşma ve bulunulan seviyenin tüm getirilerini sindirme, yaşama entegre edip içselleştirme mutlaka beklenmelidir. Bekleme süreleri ve çalışmalar bu nedenledir ve her seviyede bu belirlenmiş istisnalar dışında artar. Aksi takdirde, bütünsel bir hazımsızlığın tüm getirilerini yaşamamız kaçınılmazdır. Mesela yeterli sürede ve uygulamalar yapılmadan 2. 3. seviyeye peşpeşe uyumlanan bir kişi, halledilmeyen, coşkusu yaşanmayan her şeyi diğer seviyelerin getirdiği açılımlarla birlikte ekstradan yüklenmek durumunda kalacaktır bu da onu dengeleyecek yere dengesini bozacak bir duruma getirir. Bir başka deyişle, orta öğrenimin ya da bir yaşın tüm gerektirdiklerini yaşamadan daha ilerki bir aşamaya geçmek için çabalamak mutlaka çok boyutlu sıkıntılara işaret eder ve daha da büyüklerini doğurur. Kısaca bina temeli sağlam değilse ordan burdan toplama kumla çarçabuk ustalıksız yapıldıysa o bina çöker.
Seviyeler bir statü gösterisi, herhangi bir ego yarışı değildir tamamen kişiseldir. Genellikle seviyeler arasında bir enerji açlığı ve yükselme ortaya çıkar bu da hemen bir çok şeyi alıp tüketmek istememize sebep olur. Bu yolda pek çok rehber, bilgi, eğitim ve seviye arasında hızla ilerlemek çok sık rastlanan ve düzeltilmesi zahmetli sonuçlar doğurabilen bir durumdur. Uzun bir açlığın, manevi egoların, oldum yanılsamasının ya da sabırsızlığın ortaya çıkması birden aşırı, bilinçsiz ve dengesiz yüklenmemize sebep olabilir, fakat unutmamalıyız ki ne kadar toplar, depolar ve tüketirsek tüketelim bunları bizzat kendi yaşamımızda deneyimlemeden, gerektiği şekilde kullanıp faydalanmak olanaksızdır; hap reçeteler bu nedenle çalışmaz, bu nedenle teori pratiğe yansımadıkça “bilmek”; “olmak” demek değildir. Bilgilerin 4 boyut /bedende kademeli olarak bilince entegre edilmesi; içsel olanın kendini dışarda görüp tanıması, dışsaldan çıktı alıp içe sindirmesi ve bir takım kontrollerde mümkün. Yani tohumdan çiçeğe, tırtıldan kelebeğe, kömürden elmasa dönüşüm ancak bu yolla bilgi, deneyim ve oluş üçgeninde mümkün. Ve tüm bunlar ancak doğru kanallar aracılığıyla, belli kurallar ve tedrici olarak olabiliyor, ötesi sadece süreli değişimler, yanılsamalar ya da bambaşka kapılar. Dahası her alan (fiziksel, duygusal, zihinsel, ruhsal) farklı biçim ve hızda ilerler, bazen ilk seviyelerde biz bunları dengeli bir biçimde tartamaz “bastıran” tek bir alanın peşinden tamamlanmayan diğerleriyle beraber sürükleniriz. Uydurma çeşitler, peşpeşe seviyeler hiç olmayan inisiyasyon ve uygulama biçimleri de malesef bunlardan nasibini alanlar. Bu nedenle ben yaptım oldu tarzı egolar değil manevi yol etikleri, hakikat / öz bilgisi ve belli prensiplerin neden olduğunu ciddi biçimde çalışmak ve yaşamımıza entegre etmek hayli önemli hele ki böyle bir yolu gerçekten süreceksek.
Dengeli, uyumlu olan; bulunulan seviyeyle ilgili çalışmaların anlaşılması, tamamlanması bir sonraki seviyeye hazır olup olunmadığının içsel olarak dürüstçe hissedilmesidir, bu da oldukça özel ve değişkendir ve seviyeler sağlıklı biçimde ilerledikçe kendiliğinden oluşur; insanda “şu seviyeyi ne zaman alacağım, vakti geldi mi gelmedi mi, alsam mı, alamazsam” gibi sıkıntılar belirmez. Bu zamana kadar eğitmenin öğrenciyi tartması da ayrı bir yeti ve sorumluluk. Eğitmenin yaptığı her inisiyasyon ve verdiği her eğitimden sorumlu olduğu, zincirleme olarak varsa onun yetiştirdiği usta öğreticilerin yapacağı inisiyasyonların da sorumluluğunu belli ölçülerde paylaşacağı göz önüne alındığında, eğitmen açısından da durumun ciddiyeti ve hassasiyeti anlaşılabilinir. Geleneksel olarak, 3B Seviyenin kişi tarafından talep edilemez, ancak eğitmen tarafından kişiye uygun görülüp sunulabilir olmasının bir nedeni de budur.
Günümüzde, seviyeler arasında genel belirlenen minimum süreler ( 3 ve 6 ay ve 1 yıl) aslen sembolik olup süresiz ve kişiye özeldir. Seviyeler arasındaki geçiş bir çok faktöre bağlı olarak katı sürece göre oldukça kısalmıştır. Öğrenci ya da öğretmen bunu olumlu ya da olumsuz kullanabilir, önemli olan; bir takım korkular, egolar sebebiyle hızlandırmamak ya da yavaşlatmamaktır. Bir su bardağına bir kova ölçüsünde su doldurmak, onu çatlatır ve su boşa akar. Bir kovaya da artık su bardağı ölçüsünde su doldurmak abestir.
İnsanın alışılagelmedik belli güçleri kullanabilmesinin onun “mezun” olduğuyla ilgili de marazi bir inanç vardır. Bu, çoğu zaman bilinçsiz insanları manipüle aracı olarak da kullanılır. Bir insanın belli güçleri kullanabilmesi hele ki bunları ego rehberliğinde deşifre etmesi onun ruhsal olgunluğunu belirleyen bir kriter değildir. Belli tekniklerle ve çabayla belli güçleri herkes geliştirebilir, fakat bunlar içselleştirilip bütünsel olanla, bilinçle, gönül rehberliğinde sevgiyle yol almadıkça hem belli bir seviyede, dengesiz kalır hem de tehlikeli yerlere gidebilir, zarar verir. Bazen az çoktur ve yavaş olan en kestirme, en emin yoldur, kimi taşla tekamül eder kimine de dünya yetmez. Bilgelik nicelikten değil, nitelik, farkındalık, denge ve bütünlükten doğar. Kişi her an, her koşulda kendi olduğuyla mutlu ve eminken aynı zamanda ilerleme çabasını da barındırabiliyorsa uyumla akış ve asıl güç oradadır. Kendini bilmekten uzak olan bir insana belli güçlerin kapısı açılmaz; açıldığındaysa o kişi zaten bunları belli bir ruhsal olgunlukla kullanabilecek düzeye gelmiştir, bilgiyi bilgece, edebiyle adabına göre sunar ve yaşar.
Pek çok tekniği, öğreti, disiplin ve rehberliği başlangıçta karıştırmaksa hiç iyi sonuç vermez. Bunlar hakikat bilgisi olarak birbirlerini sabote etmese de farklı patikalardan gidebilirler. Bir rehber/öğreti size “sus” diğeri “konuş” diyebilir biri yürü derken diğeri dur diyebilir; kendi içinde ikisi doğru olsa da siz ayıklayacak, hakkını verecek ve halinize uygun olanı alacak durumda olamayabilirsiniz bu da sizi daha fazla kaosa sürükleyebilir. Hepimize doğru rehberliklerle ilerlediğimiz aydınlık süreçler diliyorum.
Comments