top of page

KÂĞIT BEBEKLER

  



Okul öncesi ya da henüz okumayı sökmemiş bir çocuğa bir kitap okursunuz kesmez. Bir tane daha okumanızı ister ya da aynı kitabı defalarca. Aynı kitabı okuttuysa size, bilin ki çocuk güvenli alan arayışındadır ve sonunu bildiği mevzulara meyillidir ya da risk almayı sevmeyen bir mizacı vardır. Bilimsel bir yerden değil genellemelerimin neticesinde yazıyorum. Farklı kitaplar okumayı okutmayı seven çocuklarda ise daha maceraperest daha akışta olmayı seven bireylerin ortak özelliği olduğu sonucu çıkarabiliriz.  


Bazen çocuklara kitaplarını okurken bizler de kendi yaşımızın gözlüğünden bu güzel kitapları okumalıyız. Bunu neden söylüyorum? Kitap sadece çocuklara hitap eden bir araç olmaktan çıkıyor zaman zaman. Okurken diyorsunuz ki;   ‘Bir dakika? Ne diyor bu kitap? Bahsettiği ne varsa çocuğa anlatıldığından daha fazlası, anlatılan daha fazlası! ‘’ . Çocuk okurken ya da kitabı sizden dinlerken kendi dünyasından buluşuyor kelimelerle hikâyeyle ve kitapla. Biz okurken -eğer anlayarak okuyorsak-  deneyimlerimiz bize eşlik ediyor.   Algıda seçiciliğimiz devreye giriyor ve her yazılanı bir mesaj gibi okuyoruz.  


Yaşam deneyimlerim mi algıda seçiciliğim mi hangisi diye gelgit yaşadığım, kendimi nereye konumlandıracağımı şaşırdığım bir kitap okudum geçen gün.  Kitap, dünyaca ünlü okul öncesi resimli kitaplardan oluşan eserleri ile herkesin tanıdığı çocuk kitapları yazarı Julia Donaldson’a ait. Hitap ettiği yaş aralığı 4-7 yaş, benim yaş aralığım ise 40-50 arasında  ... Kitap 2012 yılında basılmış son basımı 2019 da gerçekleşmiş Kâğıttan Bebekler isimli kitap. 


Kitabımız, kaplan terlikleri olan, odasının tavanından yıldızlar sarkan, hep kelebekli tokasını kaybeden ama iki tane kırmızı balığını yemlemeyi asla unutmayan küçük bir kızın hikâyesi.  Bu küçük kızın oyunlarına eşlik eden bir becerisi var. O da kâğıt bebekler yapmak ve onlara isim vermek. El ele tutuşmuş bir sürü kâğıt bebek. Kâğıt bebekleriyle oyun oynarken bir gün olan olur büyük mavi dinozor büyük pençelerini göstererek sizi yakalayacağım diye kükrer.  


Kâğıt bebekler hiç korkmaz, 

‘’Bizi yakalayamazsın, 

Bizim gibi hoplayıp zıplayamazsın  

El ele tutuşuruz ve asla bırakmayız. 

Hiçbir şeyden korkmayız! 

Herkes bilir bizim ne kadar cesur olduğumuzu!’’ diye şarkılar söyler, 


Ele ele tutuştukları için cesur ve güçlü olan kâğıt bebekler türlü tehlike ile karşı karşıya gelirler oyunlar oynarlar evin çatısına çıkıp yıldızları seyrederler, kaplanlarla timsahlarla karşılaşırlar ve hep aynı şarkıyı söylerler.  

 

‘’Bizi yakalayamazsın, 

Bizim gibi hoplayıp zıplayamazsın  

El ele tutuşuruz ve asla bırakmayız. 

Hiçbir şeyden korkmayız! 

Herkes bilir bizim ne kadar cesur olduğumuzu...’’ 


Bir gün bahçeye çıkarlar çimenler üstünde yuvarlanırlar, çiçekleri koklarlar ve tam o sırada hiç rastlamadıkları türden bir tehlike ile karşı karşıya gelirler. Ne kaplana benzer bu tehlike ne dinozora ne timsaha... Elinde makasla çıkagelen afacan bir çocuk karşılarındadır. Onlara,   hepinizi kesip sizden konfeti yapacağım der ve dediğini yapar. Bütün bebekleri minik parçalara böler ve rüzgâra savurur.  


Kâğıt bebekler üzülmüş gibi görünmez. Tekrar şarkı söylemeye başlarlar:  

‘’Konfeti olmadık, dağılmadık  

El ele tutuşuruz ve asla bırakmayız. 

Hiçbir şeyden korkmayız! 

Herkes bilir bizim ne kadar cesur olduğumuzu...’’ 


Sonra küçük parçalara bölündüğünü sandığımız parçalar tekrar birleşir,  küçük kızın belleğine doğru uçar gider.  Bir resimli kitap böyle devam ediyor. Bu küçük kız büyüyor anne oluyor ve kendi çocuğuna kâğıttan bebekler yapıyor şeklinde hayatı devam ediyor.  

Bir çocuk zihninde macera dolu keyifli mi keyifli dinlenen bu tatlı kitap,  bir oyunda bir kızın bir günü şekliyle yerleşti ne güzel... 

 Ya bizde?  

Haydi, yetişkin bakış açımızla kitabın tüm içeriğine bir göz atalım:   


Kâğıttan bebek kim ya da kimler?  Şarkı söyleyerek güçlerini ilan etmek zorunda oldukları dinozorlar, timsahlar, kaplanlar kimi temsil ediyor? Çok daha önemlisi elinde makasla onları tamamen yok ederek bir konfeti yani şenliğe dönüştürmek isteyen kim ya da kimler? Yetişkin gözüyle okunduğunda algıda seçiciliğimiz gündemle ilişkilendirdiklerimiz ya da kendi hayatımızda direndiğimiz nice olaylar nasıl zihnimizde sıralandı değil mi?  


Şaşı bak şaşır görselleri gibi popüler kültürün araçlarında karşımıza çıkan psikolojik testler, hangi yönden baksak ayrı figür oluşan görseller gibi dönüşüverdi kitap bir anda. Farklı bir yöne evirildiği yetmezmiş gibi içimiz burkuldu biraz da umutlandı öyle değil mi? 

 

 

El ele tutuşan cesur kâğıttan bebekleri küçük parçalara ayırdığı anı şenliğe dönüştürenler konfeti yaptığını sananlar nasıl da yanıldı... 

Onlar konfeti olmadılar  

Dağılmadılar. 

El ele tutuşup cesur şarkılar söylemek üzere tekrar tekrar buluştular.  

Çocuk kitabının verdiği umut ile 

Oyun ile  

Düş ile.  


Zarife TARAKÇI

                                                                                                                      

                                                                                                                        

 

 

 

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Mart

1/2
bottom of page