DUYGUSAL DAYANIKLILIK
- GÖKÇE YILMAZ
- 5 gün önce
- 2 dakikada okunur

Duygusal Dayanıklılık, yaşamın içinde stresli durumlarla başa çıkma ve zorluklara uyum sağlama yeteneği olarak tarif ediliyor.
Türk Dil Kurumu ‘Duygu’yu şu şekilde tanımlamaktadır.
1.Duyularla algılama, his, ihtisas
2.Belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim, kalp
3.Nesneleri veya olayları ahlaki ve estetik yönden değerlendirme yeteneği
4.Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik
Duygu kelimesi köken olarak ‘duy-’ fiilinden türemiştir. Bu kök ‘algılamak, hissetmek’ anlamına gelir.
Duygular, insan doğduğu andan itibaren görülmeye başlar. Bir bebeğin duygusal gelişimi, ilk zamanlarda aile veya bakım vereni, çocukluk çağında da çevre tarafından şekillendirilir.
Belirli bir nesne, olay ya da bireylerin insanların iç dünyasında uyandırdığı izlenim duyguların oluşma biçimi ise, bu demektir ki, duygular düşüncelerimiz yani zihnimiz ve bir duruma/kişiye/nesneye verdiğimiz anlam doğrultusunda değişecektir.
Zihin çoğunlukla geçmişe ya da geleceğe odaklı bir halde çalışır. Zihnin alışmış olduğu, yaşamı süresince öğrendiği veya deneyimlerinden çıkarım yaptığı, kalıplar vardır. Geçmişten getirdiği bu kalıplar, içinde bulunduğu o andaki şartları objektif bir şekilde görebilmesi için gözlerinin önünde perde oluşturur. Bu nedenle duygusal dayanıklılığın ilk adımı ‘farkındalık’tır.
Hayatın içerisinde deneyimlediğimiz durumlar veya olaylar karşısında iç dünyamızda oluşan duyguları tanımak bir sonraki adımdır. Hangi nesneler, kişiler, olaylar, durumlar bizde hangi duyguları uyandırıyor? Yaşamımızdaki bu bağlantıları ve örüntüleri gözlemlemek bize kendimizi daha iyi tanımaya dair veriler sunacaktır.
Psikolog Paul Eckman, 1970 yılında insanların yaşadığı duyguları incelerken 6 temel duygu olduğunu ifade ediyor. Bunlar mutluluk, üzüntü, korku, iğrenme, öfke ve şaşkınlık olarak tanımlanıyor.
İnsan hem negatif hem de pozitif olarak adlandırılan duyguları hisseden bir varlıktır. Pozitif duyguları, hissetmekten-deneyimlemekten keyif aldığımız; negatif duyguları ise hissetmekten-deneyimlemekten keyif almadığımız duygular olarak tarif edebiliriz. İnsan, negatif duygulardan hoşlanmama eğilimindedir. Bunun sonucu olarak da negatif duygular karşısında savunma mekanizmaları geliştirip bu duyguları yok saymak, inkar etmek, direnç göstermek gibi davranışlar sergileyebilir.
Duygusal Dayanıklılık ise, insanın kendi gerçeğini inkar etmek yerine kabul etmesiyle başlar. Negatif bir duygu hissettiğinizde bu duyguyu tanımlayıp kabul etmek önemlidir. Daha sonra ise bu duygunun gerçek bir duygu mu yoksa zihnin ürettiği bir duygu mu olduğunu ya da geçmişten getirdiğiniz bir deneyimden kaynaklı mı olduğunu ya da toplumdan - aileden öğrenilmiş bir duygu mu olduğunu değerlendirmek o andaki duygumuzla savrulmaktansa duygumuza daha objektif bir yerden bakabilmek için bize fırsat yaratacaktır.
Duygusal Dayanıklılık, hiçbir olumsuz duyguyu hissetmiyor olmak demek değildir.
Olumsuz duyguları hissederken o sürecin içerisinde içsel olarak çok fazla savrulmadan daha dengeli bir halde durabilme ve duygusal olarak düştüğümüz anlarda yeniden ayağa kalkabilme becerimizdir.
Gökçe YILMAZ
Yorumlar