top of page

İÇİMİZDEKİ MÜCEVHER

Güncelleme tarihi: 3 Ağu

ree


Kendine bir söz ver.


Her zaman kendini dinle, sev, say, ve iyi bak kendine.


Yine bir resimli kitap sayfasından sizlere merhaba!


Resimli kitapların yaşsızlığını,, resimlerin fazla yazıların az ama anlamlarının her yaşa hitap ettiğini daha önceki Kâğıttan Bebekler yazımda bahsetmiştim. Şimdi ise yine yaşsız olan bir kitaptan ‘İçimizdeki Mücevher’ kitabından bahsedeceğim.

Kitabın adı bile bütün yaşlarımıza ne çok şey söylüyor değil mi ?


İçimizdeki mücevher çok değerli, doğuştan bizimle, orada durur, onu hiç görmeyiz ama orda olduğunu biliriz, onu hissetmek hep iyi gelir. Öğrenmek için üretmek için cesaret verir heves verir, gerçekte kim olduğumuz orda gizlidir ve neleri yapabileceğimizi mücevherimiz söyler bize... En önemlisi de değerli olduğumuzu hissettirir, kendimize daha da yakınlaştırır.


Sonra büyürüz. ( birden bire )

Hızlı büyürüz. ( Acelemiz varmış gibi )

Yetişkin oluruz. ( Gurur duya duya)


Büyürüz ve mücevherimizle aramıza bazı mesafeler girer. İçimizdeki mücevherle derdi olanlar çoğalır. Birileri içimizdeki mücevherin varlığını istemez. İstenmediğimiz yerde istenmememizin verdiği telaşla önce mücevherimizden vazgeçeriz ve sevilmeme korkusu yaşarız. Korkularımız mücevherimizin etrafını sarar. Mücevherimizi fark ederlerse bizi aralarına almazlar korkusu sarar, herkes gibi olamama sancısı sarar içimizi, oysa mücevherimiz bizim en ayırıcı ışığımızdı. Önce onu söndürmek yok etmek isteriz. İçimizi saran reddedilme eleştirilme yargılanma sevilmeme, yalnız kalma korkusu bizi kendi pırıltımızdan uzaklaştırır.


Mücevherimiz artık bizden çok uzaktadır.


Kendimize ihanet ederiz. Mücevherimizle aramıza koyduğumuz katmanları arttırdıkça daha da güçlenir her katman bizi önce bizden uzaklaştırır. Bizi biz yapan her şeyden.


Mücevherimizde katmanlarımızla uzaklaştıkça kendimizi tanıyamaz oluruz. Bizi biz yapan her şeyle bağlantımız kesilir. İşte yabancılaşma burada başlar. Daha fazla sevilmeye daha fazla kabule daha fazla kandırılmaya her geçen gün daha fazla ihtiyaç duyarız.


Peki tersi olsaydı?

İçimizdeki o doğuştan gelen mücevheri hiç saklamasaydık ?

Korku katmanlarının arkasına gizlemeseydik?


Bizi biz yapan her şeyi, değerli bir kutuya koyup sadece bizim açacağımız kilitli kutularda özenle korusaydık kollasaydık ?


Nasıl olurdu ?


Kendimiz olmamızı destekleyen bir çevre içinde olurduk, içimizden gediği gibi davranmamıza olanak sağlayan insanların içinde mücevherimiz her zaman parlardı...


Bizi olduğumuz gibi kabul eden bir çevrenin içinde, en doğal halimizle bizi seven, sayan, sevgi gösteren, koşulsuz sevgi içinde sarıp sarmalayan insanların arasında hayatımızı sürdürmek mücevherimize önce kendimizin sahip çıkmasıyla mümkün. O doğuştan bizimle.


Tek gayretimiz içimizdeki mücevher size katmanların arasından çok gerilerden parlamaya çalışıyorsa katmanları teker teker kaldırmak olmalı. Her katmanla yüzleşerek vedalaşmalı gerçeği görmeye odaklanmalı, katmanlarımızla barışarak mücevherimize yaklaştığımızı farketmeliyiz.


Kolay yolculuk değil diyor kitabımız.


Ama yolculuğun sonunda kendimizi bulacaksak buna değmez mi?

Yolculuğun kendisi güzel, yolculuk bizden bize doğru bir yolculuk.

En değerli olan da bu.


Kitabımız Anna Llenas ‘a ait.

Kitabı okuduğunuzda hangi yaşta olursanız olun daha önceden okumuş olmayı dileyeceksiniz. Bazı kitaplar böyledir. Uzun uzun anlatmaz büyük görsellerin arasına gizler sihirli cümlelerini. Sizi o basit sade cümlelerle yakalar ve kendine çeker. Resimli kitaplar yetişkinlere az cümlelerle çok şey anlatır.


İşte böyle bir kitaptan aldığım ilhamla içimizdeki mücevherin varlığını size hatırlatmak istedim.


Katmanlarımızı bir yoklayalım, katmanlarımızla yüzleşe yüzleşe mücevherimize ulaşalım parlatalım onun bize yol göstermesine izin verelim bakalım hangi döngülerimizi kırmamıza fayda sağlayacak ve hangi farklı yollar gösterecek bize?


Zarife TARAKÇI

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Mart

1/2
bottom of page