top of page

Hayatın Matematiksel Sağlaması

Matematik kelimesinin Antik Yunanca'daki μάθημα (máthema) kelimesinden türetildiği bilinir ve bu kelime, öğrenme, bilgi, bilme ve öğretim anlamlarını içinde barındırır. Hayat her anında bir öğrenme süreci ve işlemler bütünü olduğundan hayatın matematiğin uygulandığı pratik bir alan olduğu açıkça görülmektedir.

Matematiksel işlemler hayatın temeli olduğundan ilk öğretimde öğretilir. Toplama, çıkarma gibi en basit ama en temelden başlar, sonra giderek zorlaşır. Temel sağlam olunca, işlem yapma düzgün öğrenilince zor da ortadan kalkar aslında. Doğru yapalım, hata yapmayalım, yaparsak da hatayı baştan düzeltelim de ilerideki işlemlere yansıtmayalım diye matematik kendi içinde bir konu barındırır yine.

Sağlama işlemi!

Hatırlarsınız değil mi? Matematik işleminde sonucu bulunca, soruyu bir de tersten çözerek, doğru yapıldığından emin olma işlemi.

Öğrendiğimiz bir çok şeyi unutuyor, hayatımızda kullanmıyoruz ne yazık ki.  Maalesef toplum olarak çok zayıfız bu konuda. Halbuki ta ilkokulda, hayatın başında öğretiyorlar bize en temellerini. Hayatımızda hemen hemen her gün onlarca sorun çözüyoruz. Bir yerlere yetişmeye çalışıyoruz, alış veriş yapıyoruz, evde-işte bir sürü iş yapıyoruz, çevremizle sürekli iletişim halindeyiz. Bunları yaparken sözlerimizi, süreyi, parayı, duygu ve düşüncelerimizi sürekli bir işleme tabi tutuyoruz zihnimizde. Sürekli bir matematik işin içinde.

Hipotez nedir bilirsiniz değil mi?

Aslında gerçek olmayan, kapsamlı bir şekilde test edildikten sonra kanıtlanan veya reddedilen olası bir gerçek ifadesidir hipotez. Yani hayatta neredeyse her an kullandığımız bir kavramdır, zihnimizde kurduğumuz planlardır (Şunu yapınca bu olacak, bunu yaparsam şöyle hissedeceğim, onunla iş yaparsam böyle olacak, şununla evlenirsem bu olur, çocuğum bu okula giderse bu olur, şunu yersem böyle, içersem şöyle) bir nevi. Oysa bunlar gerçek değil, varsayımdır. Bir itme gücü, bir kuvvettir yalnızca. Bizler, çoğunluğumuz içimizdeki çekme kuvvetini görmezden gelerek, zihnimizin itme kuvveti ile yön belirler ve bu yönde ilerler, o yönde zihne inanıp işlemleri yapar, eylemleri sonuca vardırmaya çalışırız sıklıkla. Peki gerçekten doğru yolda mıyız bunu nasıl anlarız? Eylemlerimiz, kararlarımız ya yanlışsa? Doğru gittiğimize inanıyoruz ama inancımız ya gerçek değilse?

İşte burada yine matematik devreye girer. Normalde eylemler kendiliğinden, akışta, bizler denge halindeyken gerçekleşmelidir. İtme ve çekme kuvvetleri yani zihin ve kalp dengeyi yaratmalıdır. Ancak bizler dikkatimizi içimizden ziyade dışarıya yönlendirdiğimiz için bu kuvvetleri pek hissedemez hale geldik ve bu şekilde karar alır olduk. Ama endişe etmeyin matematik var. Sağlama yaparsak, yani eylem ve kararlarımızı tersten işlersek bir de, işlemin doğruluğundan emin oluruz.

Bir örnekle açıklarsak:

X Hanım hayatta kendini bilmeyen, tanımayan bir kişi, ne eylem yapacağını bilemediğinden başka kişi/kurumlara ihtiyaç duyuyor.  “Y” dinine, felsefesine, topluluğuna, kişilerine inanıyor ve yaşamında onların kurallarını uyguluyor. Y dini/felsefesi/kişisi; şunları şunları yaparsan (hayatında ve zihninde işleme alırsan) hayatında huzur, refah, bolluk bereket, zenginlik, sağlık, kolaylık, barış gibi sonuçları elde edersin diyor. X hanım eylemlerinde inandığı şeylerin gereklerini yapıyor. Ama ne sağlığı yerinde, ne maddi durumu, her gün savaş gibi duygular yaşıyor, hayatı zorluklarla geçiyor. Bir gün inandıklarıyla yaşadıklarının çelişki içinde olduğunu, düşündüğünün yaşadığına uymadığını görüyor ve yaşamını tersten işlemeye başlıyor, aklını kullanmaya, sağlama yapmaya, kendi olmaya…

Kendini tanımaya başladıkça hata yaptığı yeri bulup, oradan sonraki kararı/eylemi değiştiriyor. Aynı kararı/aynı eylemi tekrarlamayı bırakıyor ve doğal olarak yepyeni bir sonuca varıyor.

Sonra anlıyor ki matematik zaten  içeride kusursuz işliyor. Bu anlayıştan sonra da hep AKIŞTA ilerliyor.

Sonuç=İnanç

İşlem doğru

 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin

Mart

1/2
bottom of page