top of page

BİR HARA BOĞAZ YOLCULUĞU


Hara-Boğaz hattında bir yolculuğa daha çıkalım istiyorum çünkü enerji merkezleri yaşamımızla bağlantılı olarak çok katmanlı düşünüp üzerine mesai harcadığımız şeylerden ziyade mekanik, yüzeysel bir bilgi deposu ve şablon haline gelebiliyor. O zaman da bazı şeyler bize tam olarak açılmıyor.


Burda artık çakraları anlatmaktan ziyade gözardı ettiğimiz daha boyutlu denge hatlarını biraz açmak istiyorum....


Her merkezin kendi içinde açılan aurasal katmanları var...Yani boğaz çakranızında eterik, duygusal, zininsel, ruhsal katmanları ve iklimi var ve tabii ki tüm merkezlere akan kolları ve temelde harayla olan denge kolları var. Bunu bir ağacın aşşağı yukarı uzaması, ana damarları ve yanlara katman katman çiçeklenmesi olarak düşünün. Ve tabii ki süreçte bir düzeyde gerekli olan şey diğer düzeyde gereksiz hatta tıkayıcı olabiliyor.


Harayı iç/ben/dişil/duyumsama olarak alın. Boğazı dış/öteki/eril/ifade olarak alın. Aynı şeyin 2 farklı yüzü, polariteler gibi.  Ben burda sadece manevi bir boyuttan bahsediyorum siz bunu diğer fizik boyutlarına da indirip öyle de bir bakabilirsiniz.


Takıldığımız bazı konular var; bunları bu hatta göre tekrar düşünmek gerek... Hatta her takıldığımızı, merkez hatlara ve katmanlarına, dengesine göre düşünmek hiç fena bir pratik olmaz ve çok fazla kapı açar.


Bunlardan biri; çalışmalarda şekil şemal sorunu, bunun 2 ucu var. Ya onay bekliyorum, şablonlara, kopyala yapıştıra çok bağımlıyım ya tamamen yıkıyor ve uçuyorum. İlkinde hara hattınız az çalışıyor ve ifadesi de o çalışma neyse bunu olduğu gibi uygulamak olarak ortaya çıkıyor. Bunun sonucu; nedenini biçimini kendimde içselleştirip tatlandırmadığım için ortaya çıkan cansız ölü bir kopya. Sizce ne kadar işe yarar? Ya da fayda yerine zarar verebilir mi?


Tam tersi istikamette hiç olmayan ve temelden bazı prensiplere aykırı şeyler ortaya çıkıyor ve bu dış dünyada yankı bulunca silsileleri, kolektifi etkiliyor.


Bir diğer sorun; uyumlu olanın hayatta kalması ve yaşama uygunluk. Yaşam böyle bir şey mi gerçekten? Yaşam çeşitlilik sever! Hara ne yapıyorsanız yapın kendi sesinizi bulmanız gereken yer! Yaşam öncelikle bunu kutsar bu nedenle burdayız. Burda çok fazla blokajımız oluyor ve sinir sistemimiz kitli oluyor. Bu nedenle içsel çocuk çalışmaları ve sempatik sinir sistemi de aktivasyonu enerjinin akması için en temel çalışmalar; çünkü özgürlüğe, özgünlüğe, duygu akışına, yaratıcılığa, neşeye, onaya içimizde ulaşamıyorsak zaten bunu dış dünyaya da ya çıkartamıyoruz ya çarpık çıkartıyoruz, ya üslup sorunu yaşıyor ya da zaten dış dünya ifadelerinden bolca tetikleniyor,kendimizi kaybediyor, kendimize çok zor geliyoruz.  Bunlar açılırken bazı şeylerin dökülmesi gerekebiliyor bunları bazen dengesizlik, uyumsuzluk, uygunsuzluk olarak algılıyoruz oysa olmayabilir de.

Başkalarını çiğnemeden bireyselliğimizde kalabilmek, bizi gözetirken ben olabilmek evet zor bir denge, emek ve süreç istiyor uyum burda anahtar ve fakat bu uyum için uyumsuzluk da hikayeye dahil. Kendi gerçeğinizi tanımak, buna sadık kalmak ve olmuyorsa zarafetle onurlandırarak bırakabilmek ve okumaktan hoşlanabileceğinizi hissettiğiniz başka bir hikaye yazmak hepsi bu aslında.


Bir başka sorun; çok düşünen, çok hisseden ya da farklı bir hassasiyete, duyarlılığa sahip olan taraflarımızı yaftalamamız, değersizleştirmemiz, kendi içinde savaşmamız, kaçınmaya çalışmamız ve tabii ki ayna olarak öteki taraftan da bunun tü kakalanır olması. Halbuki bunlar potansiyel mücevherimiz.


Hata Boğaz hattında özellikle enerji şifa alanında çalışan hepimiz için aciliyeti olan çok ufak ve etkili gündelik bir pratikle bitirmek istiyorum, çünkü yaşamın tüm yüzleri gibi Hara Boğaz hattı da sonsuz...


Harayı çömleği tutan boşluk gibi düşünün, boğazıysa o çömleğin formu. Harayı nasıl tutarsanız  size içte öyle bir lezzet dışarda da onun görüntüsünü verecek manifest ve tezahür diyelim... Kendini tanıyan bilen Hara, Boğaz çakrasında kendi gerçekliğini görüp yaşayacak. Bunun için kendiniz ve öteki için alan tutun!


1.      Yüksek bir şey ortaya çıktı; bir durum, olay, duygu! Etiketlemeden, pozitif negatif yargılamadan nefsi geri çekip "şuan şöyle hissediyorum / şöyle görünüyorsun" bu bir tespit...

2.      Biraz duraksayın, izin verin akışa; bu bir düzeltme, onarma, iyileştirme, defetme vs. değil! Tanıma, alan açma ve kabul.

3.      Neye ihtiyacın/ihtiyacım var? Alan tutma; basit bir ortaya çıkışa... O misafirin neye ihtiyacı var, neyi nasıl ifade etse rahatlar, nasıl tanışırız. Belki yalnız kalmak, belki somatik bir egzersiz, belki sarılmak, belki uyumak, belki nefes, belki ağlamak, belki yazmak, belki bir şarkı, belki küfür...

4.      Bunun kökenleri ve gerekiyorsa tanışlıkta ilerleme çok sonra.


İlk 3 madde hara ekseninde başlı başına şifa, buraları koşarak atlayıp başka yerlere gittiğimizde tüm akış tıkanıyor bahsedilenler ne düzgün oturuyor ne de dengeye geliyor. Hara boğaz bunu yapabilmesi için tabii ki enerjinin total gücüne; güvenilir olan bir kök alana, solar gücüne, sabrına, açığa çıkacak ateşe, kalbin koşulsuzluğu, sevgisi, şefkatine 3.gözün aşkınlığına, birleştiriciliğine, taç rehberliği ve dengesine ihtiyacı da olacak ve fakat Boğaz Hara sorunu yaşayan hepimiz için çeşitleyebileceğimiz çok temel bir kavrayış bu; içte tanı dışta yaşat.


Hepimize suyun ve ışığın buluştuğu arındırdığı, dengelediği pırıl pırıl yepyeni bir yaz diliyorum.


Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

Mart

1/2
bottom of page